Meme Kanserli Hastaların İhtiyaç Duydukları Kadın Sağlığı Bilgileri Meme kanseri hastasının tedavi sürecinde ve sonrasında kadın doğum uzmanı tarafından düzenli kontrolü gereklidir. Kadın doğum uzmanları olarak meme kanseri taraması, teşhisin keinleşmesindeki testlerde ve meme kanseri hastasının tedavi , iyileşme ve sonraki dönemlerinde rol alıyoruz.
Meme Kanserli Hastaların İhtiyaç Duydukları Kadın Sağlığı Bilgileri
Bu yazımda meme kanseri tanısı almış kadınların kafasına takılan sorulara cevap vermek amacıyla, tedavi süresince ve tedaviden sonra adetleri nasıl olur, tekrar gebe kalabilirler mi?, cinsel ilişkide sorun yaşadıklarında nasıl çözümleriz gibi sorulara cevap vermek istedim.
Meme kanseri teşhisi gittikçe arttı, iyi olan konu ise tedaviden sonra 5 yıl ve üzeri yaşam süren kadın oranı %90 oranındadır. Meme kanseri teşhisinden sonrki yaşam süresinin uzaması nedeniyle sadece meme kanseri tedavisinde nelerle karşılaşacağınız değil sonrasında neler yapacağınızı da bilmelisiniz.
Meme Kanseri Teşhisi Sonrasında Neler Yaşayabilirsiniz?
Meme kanseri teşhisi konduktan sonra meme cerrahı veya onkolojik cerrahlar tarafından muayene edilmeniz gereklidir. Meme kanseri tedavisi değişik aşamalar içerir; her bir tedavinin uygulanma gerekliliği kadının sahip olduğu kanserin tipi ve yaygınlığına bağlı olarak değişebilir.
Cerrahi tedavi ki bu aşamada memenin tamamı alınabildiği gibi bir kısmı da çıkarılabilir , kemoterapi ve radyoterapi ve sonrasında hormon tedavisi alınması gerekir.
Genel olarak meme kanseri tedavisi için planlanan zaman şemasını şu şekilde özetleyebilirim:
• Cerrahi ile meme veya memenin bir kısmı çıkarılır ve koltuk altı lenf nodunun bazıları çıkarılır.
• Cerrahi öncesi veya sonrası kemoterapi uygulaması; genellikle 3-6 ay sürer ve her 2-3 haftada bir tekrarlanır.
• Dış bölgeden radyoterapi uygulaması 5-6 hafta sürer.
• Hormon tedavisi; genellikle 5 yıl sürer.
• Her2 pozitif olan hastalarda trastuzumab tedavisi , 1 yıl sürer
• Cerrahi yapılan bölgenin plastik cerrahi ile düzeltilmesi yani yeni meme yapımı; genellikle radyoterapi tedavisi bittikten sonra yapılır.
Yukarıda sıraladığım her aşamada üreme organlarını ile ilgili değişiklikler olabilir. Yani adet düzensizliği, az kanama, çok kanama, adet görmeme, ateş basmaları, cinsel isteksizlik gibi belirtiler bu dönemlerde olabilir.
Meme kanseri teşhisi konan hastaların büyük çoğunluğu hemen tedavi sürecine girer. Bundan kastım gelecekte çocuk sahibi olup olmamaları o an birçoğunun umurunda olmaz. Ama bu kadınlara yapılan bir ankette çoğunluğu daha tedavi sonrasında bu konu sorulduğunda keşke meme kanseri tedavileri başlamadan önce üreme sağlığı ve tedavi sonrası doğurganlık ile ilgili danışmanlık alsaydık demeiştir. Yani aile sayınızı tamamlamadan ahstalığa yakalandığınızı düşünüyorsanız tedavinizi planlayan ekip ile çocuk doğurma planınızı paylaşın ve tüm sorularınızın cevaplanmasını sağlayın.
Gebelikten Korunma
Meme kanseri tedavisi sırasında tüm hormon içeren korunma yöntemlerini mesela doğum kontrol hapı, aylık iğne, üç aylık iğne veya mirena kullanımını bırakmalısınız. Bu süreçte gebe kalmanız kanser tedavisini engeller bu nedenle gebelikten korunmak için hormon içermeyen yöntemlerden birini kullanmalısınız. Bakırlı Rahim içi araç, prezervatif, bariyer veya doğurganlığınızı tamamladıysanız tüplerin bağlanması, eşinizin tüplerini bağlatması bazı seçeneklerdendir.
Doğurganlığın Korunması
Menopoza girmemiş ve çocuk doğurma planı olabilecek kadınların meme kanseri tedavisi başlanmadan önce doğurganlıklarının korunması için danışmanlık almaları gereklidir. Yukarıda da belirttiğim gibi acele edip tedaviye hemen karar veren kadınlardai tedavi sonrası doğurganlık ile ilgili sorunlar yaşadıklarında pişmanlık oranı çok yüksektir. Kemoterapide kullanılan ilaçlar (sisplatin) yumurtalıklara zarar verebilir. Bunu azaltmak için değişik önlemler alınabilir. Örnek verek gerekirse; yumurtalıkların çalışmasını durduran Gonadotropin Releasing hormon agaonist olarak bilinen ilaçlar kanser tedavisi sırasında kullanılarak, yumurtalıkların olumsuz etkilenmesini azaltabilir.
Gebelik düşünen kadınlar meme kanseri tedavisi başlamadan önce yumurta toplanması ve IVF işlemi sonucu embriyo elde etme işlemi ve bunun da dondurulmasını sağlayarak ilerki yılarda gebelik için değerlendirebilir. Yumurta toplanması ve dondurulması da artık başarı ile uygulanmakta ve bunun sonucu gebe kalan kadın sayısı IVF ile embriyo dondurup gebe kalan kadın sayısı ile aynı olmaktadır.
Meme kanseri tedavisinden en az iki yıl sonra gebelik planlanmalıdır. Eğer tamoksifen kullanılıyorsa bunun 5 yıldan önce kesilmesi kanserin tekrarlama ihtimalini arttırdığı için tamoksifen tedavisinin tamamlanmasını beklemek gerekebilir. Tamoksifen kullanımı sırasında gebelik planlayan ve gebe kalan kadının tamoksifen kullanımını gebelik testi pozitif olana kadar devam etmesi önerilir. Bu tür hormon tedavisini gebelik planlamak için uzun süreli bırakıp tekar başlamak uygun değildir.
Meme kanseri tedavisi sonrası gebe kalan kadının takibi diğer gebeler gibi yapılır. Daha farklı işlemler yapılmaz. Memesinin bir kısmı alınmış ve buraya radyoterapi almış kadın bu memeden emzirmesinde sakınca yoktur. Meme başına yakın yerden cerrahi yapılmışsa süt kanalları etkilendiği için süt gelmeyebilir, eğer diğer meme sağlamsa o taraftan emzirme sağlanabilir.
Hamileyken ve emzirme döneminde mamografi ve meme ultrason yapılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.
Hamilelik sırasında meme kanserine yakalanan kadınların onkolog, genel cerrah ve kadın doğum uzmanı içeren bir ekip tarafından takip edilmeleri gereklidir. Hamilelik sırasında meme cerrahisi yapılabilir, ve eğer kemoterapi planlandıysa hamileliğin ikinci ve üncü trimesterında verilebilir. Doğum, kemoterapi bittikten 3-4 hafta sonra planlanmalıdır.
Genetik Test ve Danışma
Ailesinde meme kanseri sık görülen kişiler, 45 yaşından önce meme kanseri teşhisi almış kişiler, birden fazla kanser tipi ile hasta olmuş bireylerin genetik test yaptırması önerilmektedir. Böylece genetik kanser sendromu denilen hasta grubuna girip girmediğiniz belirlenir.
Kemoterapinin Yan Etkileri
Kemoterapinin vücudun değişik sistemleri üzerinde yan etkiler olabilir. Kilo alma, his kaybı, davranışsal değişiklikler, saç dökilmesi ve adetten kesilme bu etkilerden bazılarıdır. 35 yaşından genç kadınlarda kemoterapiye bağlı adetten kesilme , 6 ay içinde normale döner. Bu kadınların %90’ı 2 yıl içinde adet görmeye başlamış olur. 40 yaş sonrası kadınların ise büyük bir kısmı adetten kesilir. Eğer 2 yıldan sonra adet görme oluşmamışsa büyük ihtimalle artık olmayacaktır. Bu kadınlarda menopozla ile ilgili testlerinde kesin sonuç alınmadıkça, adet görmeyen bu kadınlar menopoz olarak sınıflanmaz. Bu durum kemoterapiye bağlı adetten kesilme olarak adlandırılır.
Tedavi dönemde adetten kesilmenin bazı faydaları olsa da ateş basması, terleme, depresyon, uyku bozukluğu ve gece terlemesi ve cinselliğin bozulması gibi sıkıntılara sebep olabilir.
Kilo alma kemoterapi alan kadınlarda görülebilen bir sorundur. Bu nedenle kemoterapi alan kadınların daha aktif olması önerilir. Ayrıca bir diyetisyenden öneri alarak kilo almalarını kontrol edebilirler.
Östrojen reseptör pozitif olan kadınların tedavileri sırasında genellikle 6 ay içinde tamoksifen tedavisi kullanılmaya başlanır. Tamoksifenin sık görülen yan etkileri ise ateş basması, vajinal akıntı, endometrial poliptir. Tamoksifen kullanan kadınlar cinsel ilişkide ağrı hissedebilir. Tamoksifene bağlı daha az görülen yan etki ise derin ven trombozu yani bacak toplar damarında pıhtı oluşması, gözde katarakt gelişmesi ve Rahim kanseri oluşumudur. Rahim kanseri menopoz sonrası tamoksifen kullanan kadınlarda görülür. Tedaviye başladıktan sonraki 15 yıl içinde Rahim kanseri görülme ihtimali %4 tür. Kanser oluşumu endometrial ultrason veya endometrial biyopsi ile takip edilebilir, ama bu yöntemlerin kesinliği yoktur.
Aromataz inhibitörü olarak birinen anastrozol, letrozol grubu ilaçlarda meme kanseri tedavisinde uzun süreli kullanılır. Bu grup ilaç kullanan kadınların daha sıklıkla karşılaştıkları yan etki ise cinsel problemler ve kemik erimesidir. İlişkiye girmek istememe, ilişkide ağrı, cinsellikten tatmin olamama, kuruluk sık görülen şikayetlerdir. Bu arada belirtmek isterim ki aromataz inhibitor grubu ilaçlar postmenopozal kadınlarda kullanılır, menopoza girmemiş kadınlarda kullanımı tercih edilmez. Yumurtalıkları alınmış veya yumurtalık baskılama tedavisi alan genç kadınlarda ise kullanılabilmektedir.
Yumurtalıkların baskılanarak kadınlık hromonu olan östrojen üretimini durdurmaları meme kanseri tedavisinde gerekli olabilir. Bunun için GNRH agonisti gibi ilaçlar veya yumurtalıkların cerrahi çıkarılması kullanılır. İlaç tedavisi için belli aralıklara kadın iğne yaptırır bunu tercih etmeyen ve doğurganlığı tamamlanmış kadınlar yumurtalıklarını cerrahi olarak çıkarılmasını isteyebilir. Tamoksifen kullanan kadınların ise yumurtalık baskılma tedavisine ihtiyaçları yoktur.
Kanser Tedavisi Bittikten Sonra
Günlük hayata adabte olmaya çalışmanız çabuk toparlanmanızı sağlar. Düzenli egzersiz ve iyi beslenme hastaığınzın yol açtığı sorunları çözebilir. Özellikle alkol, sigara ve şeker tüketimini bırakmanızı öneririm.
İki memesi alınan kadınların mamografi takibine gerek yoktur. Ama tek memesi olan veya meme koruma cerrahisi yapılmış olan kadınların önerilen sıklıkta mamografi ile takipleri gerekir. Bununla birlikte rahim ağzı kanser taraması, kolon kanseri taraması, kemik erimesi taramalarını da belli aralıklarla yapılması gereklidir.
Menopoza bağlı sorunları gelişen kadınlar, bu sorunları davranışsal tedaviler ile çözemezlerse ilaç tedavisi gerekebilir. Hormon içermeyen bazı ilaçları ateş basması tedavisinde kullanmaktayız. Gevşeme egzersizleri, akapunktur, egzersiz ve kilo kaybı, sigara bırakma, fito östrojen ve black cohosh gibi tedavilerde ateş basmasına yardımcı olabilir.
İlişkide kuruluk yaşayan kadılar için bazı pratik önerilerim olacak. Hindistan cevizi yağı veya zeytin yağını kayganlaştırıcı olarak kullanabilirsiniz. Gün içinde kuruluk hissini azaltmak için günde 2-3 kere bu yağları sürebilirsiniz. Günlük ped, sabun, genital hijyen ürünleri gibi ürünler kullanmayın ve evdeyken iç çamaşırı veya tayt giymeyin. Kadın ilişkiye az giriyorsa zamanla vajinada daralma olur. Bunu engellemek için dilatatörler haftada ki üç kere kullanılabilir. Neyin hangi kadına iyi geleceği kesin olmadığından deneme yanılma ile ilerlemek gereklidir. Tamoksifen kullanan kadınlarda bu yaklaşımlar yeterli olmazsa onkologlarına danışarak düşük doz vajinal östrojen tedavisi kullanabilirler.
Tamoksifen kullanmayan kadınlar da bu sorunlarını düşük doz vajinal östrojen ile çözebilirler. Unutmamak gerekli ki vajinal kullanılan östrojen dozu çok düşük olsa da meme kanserinizin seyrini nasıl etkileyeceğini kesin bilmiyoruz. Olabilecek etki, ilk tanı alındığındaki meme kanserinin evresi ile çok ilişkilidir. Erken evre kanser teşhisi alan ve tedavi sonrası vajinal kuruluk şikayeti olan kadınlarda düşük doz östrojen tedavisini onkologları ile görüşerek başlayabilirler.
Bazı kadınlarda tedavi sonrası ilişkide ağrı gelişebilir ve vajendeki kuruluk ve ağrı buradaki kasların fazla kasılmasına , bunu takiben fazla kasılma ağrıya sebep olur. Kliniğimizde pelvik taban kaslarında ağrı olan ve buna bağlı ilişkiye giremeyen hastalara botulinum ilacı ile kas içi enjeksiyon yapılarak bu kasların gevşemesi sağlanmaktadır. Böylece pelvik taban kaslarının oluşturduğu ağrıyı yenebilirsiniz.
Postmenopozal Kanama
Tamoksifen kullanımı 15 yıl içinde %4 rahim kanserine sebep olur demiştirk. Ayrıca tamoksifen rahim içinde polip oluşumuna da sebep olur. Bu nedenle menopoz sonrası kanaması olan kadınların kontrollerinin yapılması için kadın doğum uzmanı ile görüşmesi ve gerekirse histereskopi eşliğinde biyopsi alınarak tanı konmasının kesinleşmesi sağlanabilir.
Kemik Erimesi Takibi
Meme kanseri tedavisi sonrası erken menopoza giren veya aromataz inhibitörü kullanan kadılar iki yılda bir kemik erimesi için DEXA testi yaptırmaları gereklidir. Alkol ve sigaranın bırakılması, düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme ile kemik erimesinin ilerlemesi azaltılabilir. Günlük D vitamin takviyesi de bu konuda size yardımcı olacaktır.
Dipnot: Bu yazıda üyesi olduğum Amerikan Kadın Doğum Derneğinin http://www.clinicalupdates.org/ adresindeki çalışması kaynak olarak kullanılmıştır.
Sorularınız için drebruunal@gmail.com adresine yazabilirsiniz.
Comments